Malatya Barosu'ndan Suç Duyurusu
Malatya Barosu, Kahramanmaraş merkezli olarak 6 Şubat'ta 9 saat arayla meydana gelen ve Malatya'da da büyük çapta yıkıma ve ölümlere neden olan 7,8 ve 7,7 büyüklüklerindeki depremlerle ilgili olarak, yıkılan binaların sorumlularının yanı sıra deprem sonrası gerekli müdahalede kayıpların artmasına sebep olanlar hakkında, Cumhuriyet Başsavcılığı'na 'Kasten Öldürme' ve 'Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi' iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Malatya Valiliği'nin, AFAD verilerine dayanarak yaptığı 16 Şubat tarihli açıklamasında, depremlerde Malatya'da depremlerde 1393 kişinin öldüğü, 6 bin 444 kişinin yaralandığı, 1532 binanın yıkıldığı, 6 bin 597 binanın ağır, 945 binanın da orta hasar gördüğü bilgileri yer alırken, Malatya Barosu da sorumluların yargı önünde hesap vermeleri için harekete geçti.
Baro adına başkan Avukat Onur Demez tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen suç duyurusu dilekçesinde, şüpheliler şöyle belirtildi:
"Aşağıda açıklanacak olan suçları işleyen Malatya İl ve İlçeleri ile Mahalle ve Köylerinde yapıları inşa eden müteahhitler ve sorumlular,
• Yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre sorumlukları bulunan her türlü teknik görevliler,
• İnşaat aşamasından itibaren görev yapan her türlü yapı denetim görevlileri ve ilgili kişiler,
• Binalara yapı kullanma izin belgesi veren, oturma izni veren görevli ve yetkililer ile onlara bu yönde emir ve talimat veren yetkililer,
• Her aşamada denetim görevini yerine getirme yeni ilgili belediye, bakanlık yetkilileri
• Arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumlular."
Suç duyurusunun açıklama bölümünde, "6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş İli Pazarcık İlçesinde gerçekleşen, sonrasında aynı gün yine Kahramanmaraş Elbistan İlçesinde tekrar eden ve onları izleyen sayısız artçı depremlerle Malatya İli, İlçe, Mahalle ve Köylerinde onarılamaz yıkımlara, can kayıplarına ve yaralanmalara yol açılmıştır. Öte yandan henüz on bir gün geçmesine rağmen Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi olduğu ortaya çıkan afetin; psikolojik, sosyal ve ekonomik tahribatı itibarıyla ülkemizin tümünü olumsuz etkisi altına aldığı da açıktır.
Kamusal iddia makamlarınızca yapılacak kapsamlı soruşturma ile tespit edilecek özel yada kamu tüzel kişiliklerinin idari kadroları, karar mekanizmaları, sorumlu her türlü çalışanları ile afet kapsamında sorumluluğu olan diğer gerçek kişilerin hukuka aykırı davranışlar silsilesi sebebi ile yaşanan yıkım, öngörülebilirliği bakımından 5237 sayılı TCK’nın 81. Maddesi kapsamında kasten öldürme ile 83. Maddesi kapsamında ihmali davranışla kasten öldürme suçunu oluşturmaktadır. Aşağıda açıklanacağı üzere her iki madde bakımından söz konusu olan TCK21/2. Maddesinde düzenlenen olası kast halidir.
5237 sayılı yasanın 43/3 hükmü istisnaları saklı kalmakla beraber, bu istisnalar dışındaki telafisi güç zararlar bakımından da şikâyet edilenlerin birlikte ya da tek başlarına gerçekleştirdikleri ya da gerçekleştirmeleri gerekirken bilerek ve isteyerek eylemler sonucunda yasanın 43/2 hükmüne göre zincirleme biçiminde gerçekleşen suçlar silsilesi ayrıca nazara alınmalıdır." denilerek, şüphelilerin cezalandırılması istenen TCK maddeleri sıralandı.
Dilekçede, " Faillerin sebep olduğu zararın ve dolayısıyla suç tipinin tespiti için şüphesi ki; delil güvenliğinin sağlanması ve bu amaçla yıkılan bina enkazlarında gerekli her türlü teknik incelemenin, faillerin kamusal konumları da nazara alınarak oluşturulacak bağımsız ve güvenilir bilirkişi heyetleri marifeti ile acilen yapılmasını, bunun mümkün olmaması halinde daha sonra yapılacak bilirkişi incelemelerine esas olmak üzere yıkım alanlarında gerekli numunelerinin alınarak muhafaza edilmesini sağlamak gerekmektedir.
Yıkımların statik, betonarme, mimari projelerinin, inşaat ruhsatlarının, yapı kullanma izin belgelerinin ilgili kurumlardan, belediyelerden, kamu ya da özel tüzel kişilerden gerektiğinde güvenlik tedbirleri uygulanmak suretiyle celbi; bu tüzel kişiliklerin yetkili ve çalışanlarının da sanık olma olasılığı nazara alınarak ciddiyet ve ivedilikle uygulanmalıdır.
Bu husus; tarihsel felaket ile ölüm ve yaralanmalarda, can ve mal kayıplarındasorumluluğu bulunan kişiler hakkında etkin ve etkili bir soruşturma yürütülmesinintemelkoşuludur. Uluslararası sözleşmeler düzenlenen yargısal yollara etkili başvuru hakkı ile Anayasal güvence altındaki hak arama hürriyeti bakımından Devletin pozitif yükümlülükler kapsamında, yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını kamu görevlilerinin, diğer bireylerin ve hatta kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı da koruma ödevi bulunmakta olup, bu kapsamda sadece yaşam hakkına yönelen tehdit ve risklere karşı caydırıcı ve koruyucu yasal düzenlemeler yapmak yeterli olmayıp, gerekli idari tedbirlerin alınması, ayrıca bireyin yaşamını her türlü tehlike, tehdit ve şiddetten koruma yükümlülüğünü de içerdiği tartışmasızdır. (AYM, Başvuru Numarası 2012/752, Serpil Kerimoğlu vediğerleri)
Bu bağlamda koruma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi süreçlerinde yapıların kullanımı aşamasında gerekli denetimleri yapmaması, söz konusu alanların deprem açısından çok riskli olduğu ve hatta yakın tarihte şiddeti dahi öngörülebilir deprem uyarılarına rağmen yasal görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen AFAD yetkililerinin de kusur ve sorumluluğu bulunmaktadır.
Depremden sonra, arama ve kurtarma faaliyetleri sistemsizlik içinde yürütülmekte, depremin 4. gününde hala gidilmeyen enkazlar olduğu gibi insanlar soğukta adeta ölüme terkedilmişler, idari makamlar arama kurtarma çalışmalarında ve koordinasyon sağlama konusunda yetersiz kalmış, arama ve kurtarma çalışmaları yetersiz teknik ve personel ile yapılmış ya da görüntüleri ile basına yansıdığı ve Türkiye Barolar Birliği incelemelerinde de tespit edildiği kadarıyla hiçyapılamamıştır.
Tüm yıkımlar bakımından, enkaz kaldırma çalışmalarında kamu görevlileri mevzuatta kendilerine yüklenilen görevleri yerine getirmemek, gerekli tedbirleri almamak, kurtarma çalışmalarını usul ve yasaya, bilim ve fennin gereklerine uygun şekilde yapmayarak ölümlere neden olmuşlar, bu hali ile de Anayasa'nın 17. maddesinde tanımlanan yaşam hakkını ihlal etmişlerdir.
06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremde gerek enkaz altında kalarak vefat eden ve yaralanan kişi sayısı, gerekse meydana gelen can ve mal kayıpları toplumda infial yaratmış, ülkemizde önce 7 günlük yas ve devamında afet bölgesinde 3 ay süre ile olağanüstü hal ilan edilmiş olup, sürecin uzamasının adaletin gecikmesine neden olacağı ve toplumdaki cezasızlık duygusunu güçlendireceği, başvurucuların yakınlarının yaşam haklarının ihlal edilmiş olması hususları dikkate alınarak, kusur ve sorumluluğu bulunan herkesin etkin ve etkili bir soruşturma ile belirlenmesini ve inşaat yapım sorumluları hakkında olası kasıt ile ölüme sebepolmaktan;
Tüm denetim ve yaptırım mercileri ile arama ve kurtarma organizasyonu aksaklıkları sorumluları bakımından da ihmal suretiyle ölüme sebebiyet vermek suçları ile kovuşturma yapılarak cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmasını,
Öncelikle delil güvenliğinin sağlanması taleplerimiz ve devamında şüphelilerin kaçmasının ya da gizlenmesinin engellemesi amacıyla ivedilikle gerekli tedbirlere karar verilmesini talep ediyoruz." denildi.
TALEP..
Suç duyurusu dilekçesinin son bölümünde, şu ifadeler yer aldı:
"Malatya İl, İlçe, Mahalleve köylerinde yapıları inşa eden müteahhit kişiler ya da kurum yetkililerin;
Yapıların, mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre sorumlukları bulunan her türlü teknik sorumluların;
İnşaat aşamasında görev yapan yapı denetim görevlileri, tutanak düzenleyici fenni mesuller ve ilgili idare elemanları da dahil olmak üzere binalara yapı kullanma izin belgesi veren, oturma izni veren görevli ve yetkililer ile onlara bu yönde emir ve talimat veren idari hiyerarşi bütününün; denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, bakanlık yetkilileri ve bağımsız denetçi şahısların,
Arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumluların suç teşkil eden eylemleri hakkında ivedilikle soruşturma başlatılmasını,
Şüphelilerin sorumluluklarının ve tespit edilecek yeni sorumluların belirlenmesi amacı ile yaptırılacak bilirkişi, keşif incelemesinde esas alınmak üzere depremden etkilenen yıkılan ya da zarar gören tüm binalardan gerekli yapı örneklerinin numune alınarak fiziken korunmasını,
Delil güvenliği bakımından suçun vasıf ve mahiyeti, delillerin henüz toplanmamış olması ve karartılması ihtimali gibi unsurların varlığı göz önüne alınarak CMK 100 ve devamındaki tedbirlerin ivedi olarakuygulanmasını, şüpheliler hakkında gerekli her türlü koruma tedbirinin uygulanmasını neticeten soruşturmanın etkin ve etkili bir şekilde yürütülerek şüphelilerin cezalandırılmaları istem ile kamu davası açılmasını saygılarımla talep ederim.17.02.2023"