Söylemez: Eğitimciye şiddet hepimizin ayıbı
Merkez Yeşilyurt Mahmut Çalık Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Yusuf Doğan'ın öğrenci ve velisi tarafından şiddete maruz kalması, Malatya'daki Eğitim sendikaları tarafından yapılan basın açıklamasıyla kınandı.
Mahmut Çalık Anadolu Lisesi Eğitim kampüsü önünde düzenlenen ve çok sayıda eğitimcinin katıldığı basın açıklamasını kitle adına Eğitim Bir-Sen Malatya 1 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Söylemez okudu.
Söylemez, arka planı karmaşık sebepler ile örülen, hayatın neredeyse tüm alanlarında çeşitli biçimlerde vuku bulan şiddet olgusunun, giderek sistemleşmekte ve yaygınlaşmakta olduğuna dikkat çekti.
"Sinema, televizyon ve haber bültenleri dâhil birçok görsellik, şiddet unsurları ile cazip ve heyecanlı hâle getirilmektedir"
Günümüz dünyasının saldırgan bireysel tepkilerden kitlesel kıyımlara kadar her türlü şiddetin sarmalında çaresiz olmanın bunalımının içinde olduğuna vurgu yapan Söylemez, "Sinema, televizyon ve haber bültenleri dâhil birçok görsellik, şiddet unsurları ile cazip ve heyecanlı hâle getirilmektedir. Acı olan, bütün bu kan donduran sahnelerin normalleşmesi ve toplumun da karar alıcıların da tepkisiz ve eylemsiz kalmalarıdır. Evde, sokakta, okulda, hayatın her alanında görülen şiddet, gündelik hayatın bir parçasına dönüşmüş, adeta her yanımızı kuşatmıştır. Şayet şiddetin önüne geçmek istiyor isek, tüm faktörleri dikkate alarak eğitim sistemi ve eğitim çalışanları ile ilgili yeni politikalar geliştirmek zorundayız. Şiddet ile eğitim sistemimiz arasındaki ilişkiye odaklanacak olur isek, Eğitim, normal şartlar altında şiddetin ortadan kaldırılması için en doğru araç olarak kabul edilirken, eğitim sistemindeki yanlış politika ve uygulamalar, şiddeti sistematik olarak besleme riskini barındırıyor. Bu durum özellikle okulda şiddet ile ilgili konunun çok boyutlu irdelenmesini zorunlu kılmaktadır." diye kaydetti.
"Son yıllarda okullarda öğretmenlere dönük artan şiddet olayları bu duruma ilişkin tespitlerimizi haklı kılmaktadır"
Söylemez, şöyle devam etti:
"Eğitim sisteminde öğretmenler, şiddet sorununun çözülmesinde kritik bir noktada görülmesine karşın, öğretmenin gerek sistem gerek bürokratik gerek içi doldurulmamış kanuna bağlı uygulanan yanlış politikalarla, eğitimin etken değil edilgen öğesine indirgendiği ve şiddet ortamının bir mağduru hâline geldiği süreci yaşıyoruz. Bu gidişle de yaşamaya devam edeceğiz. Son yıllarda okullarda öğretmenlere dönük artan şiddet olayları bu duruma ilişkin tespitlerimizi haklı kılmaktadır. Öğrenci ve veliyi sorgu hakimliği düzeyine çıkaran, öğretmeni sanık koltuğuna oturtan, basit, mesnetsiz iddialarla soruşturma geçiren ve şikâyet mekanizmaları ile sigaya çekilen bu sistem(sizlik) öğretmeni ve mesleğini itibarsızlaştırmakta ve öğretmen kimliğini değersizleştirmektedir."
"İçinde bulunduğumuz hal hem üzücü hem de düşündürücüdür"
Eğitim sahasındaki karar alıcıların tehlikenin ciddiyetini kavrayamadıkları gibi görünmelerinin vahim bir durum olduğuna dikkat çeken Söylemez, "Daha iyi bir eğitim için daha iyi bir müfredat, daha geçerli ve etkili pedagojik yöntemler, daha ileri amaçlar üzerine kafa yormamız gerekirken, bugün öğretmene şiddet konusuna ilişkin bir basın açıklaması daha yapmak mecburiyetinde kalışımızın ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında, ilgililerin çözüm üretmede yetersiz kalmaları veya isteksiz davranmalarıdır. İçinde bulunduğumuz hal hem üzücü hem de düşündürücüdür." dedi.
"Öğretmene şiddet ile ilgili caydırıcı hükümlerin içi doldurulmamış Öğretmenlik Meslek Kanunu'na acilen dahil edilmesini zorunlu kılmaktadır"
Söylemez, "Bu bağlamda şu anda bulunduğumuz güzide mekân olan Yeşilyurt Mahmut Çalık Anadolu Lisesi'nde Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Yusuf Doğan kardeşimizin dün Öğrenci ve Öğrenci Velisi tarafından hakarete ve fiziksel şiddete maruz kalması, öğretmene şiddet ile ilgili caydırıcı hükümlerin içi doldurulmamış Öğretmenlik Meslek Kanunu'na acilen dahil edilmesini zorunlu kılmaktadır. Diğer Eğitim Çalışanı ve meslektaşlarımız gibi tek suçu öğrenciyi korunmaya yönelik doğru adımları atmış olan Yusuf hocamıza reva görülen utanç verici muamelenin gerek veli gerek öğrenci boyutu ile örnek teşkil edecek şekilde en ağır cezaya dönüştürülmesidir. Öğretmeni güçlendirecek, donatacak, koruyacak tedbirler almak yerine onu hedef alan saldırılar karşısında sessizliğe gömülmenin anlaşılır bir yanı olmaması gerekir." diye belirtti.
"Tüm okullarımızda güvenlik önlemlerinin devlet yetkililerince alınmasını zorunlu kılmaktadır"
Toplumdaki şiddeti eğitimle yok etmenin hesabını yaparken, şiddeti eğitimin içine sokmaya davetiye çıkarıcı uygulamaların olması ya da gerekli önlemlerin alınmamasının akılla, izanla, vicdanla tarif edilir bir yanının olmayacağını belirten Söylemez, ayrıca tüm okullarda güvenlik önlemlerinin devlet yetkililerince alınmasının zorunlu kılındığını ifade etti.
"Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün yetkilileri acilen harekete geçmeye ve gerekli yasal önlemeleri ivedilikle almaya davet ediyoruz"
Söylemez, "Eğitim çalışanlarının baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı, sistemin yanlış çarklarında sindirildiği, güvensiz ve güvencesiz iş ortamlarına itildiği, eğitim iş kolundaki hizmetlerin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü, öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin giderek yozlaştığı bir ortamda eğitim ve öğretim mekanizmasının toplumu dönüştüren ve iyileştiren bir sonuç üretmesi beklenemez. Okullarımızda yaşanan şiddet olaylarının tekrar etmemesi, eğitimcileri şiddetin hedefi haline getiren uygulamaların son bulması, somut ve kalıcı çözümler üretilmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün yetkilileri acilen harekete geçmeye ve gerekli yasal önlemeleri ivedilikle almaya davet ediyoruz." çağrısında bulundu.
"Eğitim çalışanlarına yönelik her türlü şiddeti kınıyoruz"
Söylemez son olarak, "Sendikalar olarak eğitim çalışanlarına yönelik her türlü şiddeti kınıyor, belki dün, belki bugün Yusuf hocamız gibi şiddete maruz kalmış meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz ve tüm sendikalar olarak yanınızda olduğumuzu belirtmek istiyoruz." dedi.