'Obezite salgınıyla çok ciddi anlamda mücadele edilmesi gerekir'
Turgut Özal Tıp Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Egemen Çiçek, obezitenin maddi ve manevi olarak toplumu derinden sarsacak noktalara ulaştığına dikkat çekerek, bununla çok ciddi anlamda mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Obeziteyle Mücadele Komisyonunun yayınladığı rapora göre obezitede Türkiye dünyada 4'üncü, Avrupa'da ise birinci olduğu belirtilmişti. Özellikle Pandemi süreciyle birlikte artışa geçen Obezite salgını gün geçtikçe etkisini daha çok artıyor.
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Başhekim Yardımcısı Dr. Egemen Çiçek, obezitenin nedenleri, tedavi yöntemleri ve bununla mücadele ile ilgili toplum olarak neler yapılması gerektiği hakkında İLKHA'ya önemli açıklamalarda bulundu.
"Toplumumuzu derinden sarsacak noktalara ulaşmaya doğru giden Obezite salgınıyla çok ciddi anlamda mücadele etmemiz gerekir"
Obezitenin hem dünyada hem de Türkiye'de ciddi anlamda artış gösterdiğine dikkat çeken Dr. Egemen Çiçek, "Türkiye'de artış olumsuz bir noktada ve Avrupa'da bizi birinciliğe ulaştırdı. Toplumumuzda önemli bir salgın. Pandemi sürecinde obezite salgını düzeyi arttı ve hala artmakta. Çocukluk yaşlardan itibaren nüfusumuzun önemli bir kısmı obezitenin kıskacı altında. Maddi ve manevi olarak toplumumuzu derinden sarsacak noktalara ulaşıyor. Bizim toplum olarak, bu salgınla çok ciddi anlamda mücadele etmemiz gerekir." diye dikkat çekti.
Çiçek, "Obezite aşırı kilo alımı demektir. Morbid Obezite aşırı kilo alımına bağlı olarak kişinin yaşam fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyecek ve bir noktadan sonra yaşamını kaybetmesine neden olabilecek komplikasyonların ek hastalıkların ortaya çıkması olarak adlandırılabilir." dedi.
"Obezitenin nedenleri genetik, karbonhidrata bağlı hızlı beslenme ve pasif yaşam"
Obezitenin üç ana temelden oluştuğuna vurgu yapan Çiçek, "Obezitenin birinci nedeni genetik. Birey obeziteye yatkınlık yaratacak genleri ailesinden almış olabilir. Özellikle hastalarımızda çok sık görüyoruz. Aynı ailede çok fazla sayıda Morbid Obez kişiyle karşılaşıyoruz. Yeme içme alışkınları ikinci sıklıkta. Günümüzde özellikle karbonhidrata dayalı beslenme. Hızlı beslenme yani çok hızlı hazırlanabilen ve yüksek kaloriye sahip olan gıdaların tüketiminde bir sıklık, yine gazlı içecekler yüksek şeker orana sahip olan içeceklerin çok kolay ulaşılabiliyor olması, çok sık tüketilebilir olması ve bunların kısmen daha ucuz olması. Yani kaliteli besinlerden, doğal ürünlerden, sebzelerden, meyvelerden ve protein içeriği olan gıdalardansa, yüksek karbonhidrat içeriği olan basit şeker içeriğine sahip kalitesiz gıdalara çok daha kolay ulaşabiliyor olmamız Obezite de çok ciddi artışa neden olmakta. Üçüncüsü ise toplum olarak geçmişte atalarımızın yaşam şeklinden farklı olarak daha konforlu ve kolay bir yaşama sahip olmamız. Daha kolay yaşam ve daha kolay üretim imkanları daha az enerji harcamamıza neden olmakta. Pasif bir yaşam obezitenin üçüncü temel nedenini oluşturmakta. Bu üç ana temel üzerinden obezite de sıklık görmekteyiz." diye belirtti.
"Farkında olmadan çocuklarımızın aşırı yemek yemesini sağlıyoruz"
Obezitenin bir salgın olduğunu ve bu salgının temelinde ailenin yattığına dikkat çeken Çiçek, "Farkında olmadan çocuklarımızın aşırı yemek yemesini sağlıyoruz. Çocuklarımızın aç kaldığını düşünüyoruz ve aşırı yemeğe teşvik ediyoruz. Birinci temel neden bu. Bunu engellememiz gerekiyor. İkinci nedeni doğru gıdalarla beslenmiyoruz. Aile içerisinde karbonhidrat ağırlıklı besleniyoruz. Ekmeği unu şekeri daha yoğun tüketiyoruz ve buda bir anlamda bağımlı hale geliyoruz. Sigara, alkol, uyuşturucu bağımlılığı toplum tarafından bilinen ve mücadele edilmeye çalışılan bağımlılıklar ancak farkında olmadığımız bir karbonhidrat bağımlılığı da bizim artık gündemimizde. Yemeden duramama, yedikten sonra çok kısa sürede tekrar acıkma ve tekrarlayan bir kısır döngüyle sürekli yeme şeklinde obeziteyi toplumsallığında artırıyoruz." dedi.
"Toplum olarak spora hareketli aktif bir yaşama geçmemiz gerekiyor"
Obeziteyi azaltmak için doğru yeme alışkanlıklarını doğru miktarda ve doğru gıdalarla beslenmeyi hem bireysel hem de toplumsal anlamda sağlanması gerektiğini kaydeden Çiçek, "Toplum olarak, sedanter yaşamdansa spora hareketli aktif bir yaşama geçmemiz gerekiyor. Sporu bireylerin yaptığı ya da birkaç insanın yaptığı aktivite olarak görmek değil; toplumun tüm insanlarını hemen hemen hepsinin yüzme, yürüyüş, bisiklet vb. herhangi aktiviteyi yaşam şekli haline getirmesini sağlamamız gerekiyor." tavsiyesinde bulundu.
"Obeziteyle mücadele anlamında Ramazan ayını bir fırsat olarak görüyoruz"
Çiçek, "Ramazan ayı dolayısıyla şunu ifade etmek istiyorum. Obezite cerrahisi geçirmiş olanların ilk yıl oruç tutmalarını önermiyoruz. Çünkü yapılan ameliyatın etkinliğini ve özeliklerini tezat bir durum oluşturuyor. Bu guruba önermiyoruz. Onun haricinde, Ramazan ayını insanların yeme içme alışkanlıklarını düzenleyecekleri doğru şekilde beslenmelerine fırsat sağlayacak bir dönem olarak obeziteyle mücadele anlamında çok uygun yöntemlerden biri olarak görmekteyiz. Özelliklede doğru beslenme türünde iftar ve sahur döneminde uygulayarak kilo kaybını sağlayıp, karbonhidratları mümkün olduğunca düşük tutarak vücudun insülin direnci varsa insülini ortadan kaldırması için insanların bir fırsat olarak kullanabilecekleri bir dönem olarak görüyoruz. Çünkü oruç tutmanın temelinde daha az tüketmeye çalışmak daha az tüketerek aç insanlarında halinden anlamak ve ihtiyacımız olmayan gıdaları kullanmamak mantığı yatmaktadır. Bu anlamda uygun bir yöntem olarak önerebiliriz." dedi.
"Amacımız başlangıçta sağlıklı beslenme ve spor ile kişilerin fazla kilolarını kaybettirmeyi sağlamaktır. Bunu sağladığımız sürece hiçbir hastamızı cerrahiye yönlendirmeyiz"
Obezite sıklığının artmasıyla hastanelere başvuru sıklığında da artış olduğuna dikkat çeken Çiçek, "Obeziteyi biz sınıflandırırız. Vücut kitle endeksi dediğimiz kiloyu boya iki kere bölerek bir oran alırız. Her hasta için bu farklıdır. Bu orana göre de farklı tedavi yöntemlerini uygularız. Amacımız başlangıçta sağlıklı beslenme ve spor ile kişilerin fazla kilolarını kaybettirmeyi sağlamaktır. Bunu sağladığımız sürece hiçbir hastamızı cerrahiye yönlendirmeyiz. Sağlıklı beslenme ve spor ile kilo kaybını yeterince sağlayamıyorsak, vücut kitle endeksi ek hastalığı olan insanlarda tansiyon şeker gibi ek hastalıklar başlamışsa vücut kitle endeksi 35'in üzerinde ek hastalığı olmayan insanın endeksi 40'ın üzerinde yeterince diyet, spor ve ilaç tedavileriyle kilo kaybı sağlanamadıysa son çare olaraktan obezite cerrahisini hastalarımıza önermek durumunda kalıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Sağlıklı toplum oluşturmanın temeli obezite ile mücadeleden geçmektedir"
Çiçek, son olarak, "Obezite toplumsal bir salgın bizim bu salgınla doğru bir şekilde doğru araçları kullanarak müdahale etmemiz gerekiyor. Uzun ömürlü ve sağlıklı toplum oluşturmanın temelinde obezite ile mücadeleden geçmektedir. Obezitenin sonuçlarıyla mücadele ediyoruz. Tansiyon, şeker, kalp hastalıkları eklem hastalıkları. Bizim en temelde yapmamız gereken, bu ek hastalıkların oluşmadan önce obeziteyi ortadan kaldırıp, sağlıklı bedenler ortaya çıkartmak insanların sağlıklı yaşamasını sağlamak." olduğunu söyledi.