Hüseyin Söylemez eğitim-öğretimde yaşanan sorunlara dikkat çekti
Eğitim Bir-Sen Malatya 1 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Söylemez, öğretmenlerin 60 yıllık hayali olan ve onlar için adeta kabusa dönüşen öğretmenlik meslek kanunun köstek değil, destek kanunu olması için yasal düzenleme yapılması çağrısında bulundu.
Eğitim Bir-Sen Malatya 1 No'lu Şubesi, öğretmenlik meslek kanunu, eğitim ödeneği, okulların personel sorunları ve şube müdürlerinin yaşadığı sorun ve sıkıntılara dikkat çekmek ve çözüm önerilerini sunmak amacıyla sendika binasında basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasını okuyan Söylemez, Öğretmenlik Meslek Kanununun köstek değil, destek kanunu olması için Meclisin açılması ile birlikte yasal düzenleme yapılarak yanlıştan dönülmesi çağrısında bulundu.
“Dağ fare doğurmuştur”
Söylemez, “Çalışanlar arasında toplumsal saygınlığı en yüksek kesimi olan öğretmenlerimizin sorunlarına yasal dayanak oluşturmak adına 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe giren öğretmenlik Meslek Kanunu, sahanın beklentilerinden uzak, kadük ve yetersizdir. Öğretmenlik Meslek Kanunu 2005 ‘ten beri en önemli sorunlarımızdan birisidir. Bu sınavı, ana muhalefetin anayasa mahkemesine götürüp iptal ettirmesiyle oluşan mağduriyet 17 yıl sürdü. 2022 yılında çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu 17 yıllık mağduriyeti hiç dikkate almadığı gibi eğitim tarihimizde yaşanan en büyük huzursuzluk ve tartışmalara kapı aralamıştır. Kariyer basamakları diye önümüze konan ve bir yığın eğitim videoları ile öğretmenlerin yaz tatilini harap eden bu uygulama ülke gündemine oturdu. Öğretmenler yokluk-yoksulluk, uzmanlık ve baş öğretmenlik sınavına tabi tutulamaz. Herkes bilmelidir ki öğretmenlerin imtihanı hem çetin hem de meşhurdur. Kanun ve yönetmeliğin çıkma aşamasında ve sonrasında itirazlarımızı çok güçlü bir şekilde ortaya koyduk. Birkaç maddeden ibaret olan sözde kanun kariyer basamakları, 3600 ek gösterge ve aday öğretmenlik dışında bir anlam içermemektedir. Sadece bu yönüyle bile dağ fare doğurmuştur.” diyerek yaşanan sıkıntılara değindi.
“Uzman ve Başöğretmenlik sınavları iptal edilerek öğretmenlere kıdemlerine uygun şekilde bu unvanlar verilmelidir”
Öğretmelerin ortak isteklerine değinen Söylemez, “Bu iş sınavla olmaz, sınav iptal edilmelidir. 17 yıldır yeni bir düzenleme yapılmaması dolayısıyla, gün farkıyla sınava giremeyen arkadaşlar bugün mesleğin 27. yılındalar. Dolayısıyla 27. yılında uzman olacak bir öğretmenin başöğretmenlik için 37. yılını beklemesi kabul edilemez. Hele ki öğretmenlerin yaz tatilleri harap edilerek, yüzlerce saatlerine ipotek koyup gelişimlerini ve branşlarını ilgilendirmeyen içerikler izletip sınav yapılması mantığa aykırıdır. Uzman ve Başöğretmenlik sınavları iptal edilerek öğretmenlere kıdemlerine uygun şekilde bu unvanlar verilmelidir. Bu sınav aksi halde iş ve iç barışı bozar.” diye dikkat çekti.
“Meslek kanunu köstek değil destek kanunu olsun”
Eğitim-Bir-Sen olarak son iki toplu sözleşmede ortaya koydukları çözüm önerisinin arkasında olduklarını belirten Söylemez, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sürecin başından beri ifade ettiğimiz 8 yılını dolduran uzman 12 yılını dolduran baş öğretmen özel hizmet tazminatından yararlanmalıdır. Sınav şartı aramaktan vaz geçin artık! Sınav tartışması bir an önce son bulmalıdır. Kanunun bu haliyle uygulanması okullardaki çalışma barışını bozacak bu durum da eğitim öğretime olumsuz bir şekilde yansıyacaktır. Hükümeti meclisin açılması ile birlikte yasa ile ilgili düzenlemeye davet ediyoruz. Öğretmenlerin 60 yıllık hayali olan bir oldu bitti ile yasalaştırılan Öğretmen Meslek Kanunu; Öğretmene destek kanunu olsun dedik, öğretmenlerin kâbusu olmasın. Hükümeti sesimizi duymaya, Meclisin açılması ile birlikte yasal düzenleme yapılarak yanlıştan dönmeye çağırıyoruz. Meslek kanunu köstek değil destek kanunu olsun.”
“Eğitim çalışanlarının kimseye muhtaç olmadan insanca yaşayacakları bir maaşı olmalıdır”
2022-2023 Eğitim Öğretim yılı eğitim çalışanları açısından önceki yıllara göre ekonomik zorlukları daha fazla hissettikleri bir yıl olacağına dikkat çeken Söylemez, “Yıllara göre erimiş artık eğitim öğretime hazırlık ödeneği olmaktan çıkmış ve ülke gerçeklerinden uzak kalmıştır. Öğretmenler yokluğa ve yoksulluğa terk edilmemeli. Alım gücünü arttıracak eğitim çalışanlarını rahatlatacak mali haklarda iyileştirme yapılması elzem olmuştur. Her eğitim öğretim yılı başında sadece öğretmenlere verilen Eğitim Öğretim tazminatı tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde en az bir maaş tutarında verilmelidir. Eğitim çalışanları bir bütündür. Öğretmeni ve öğretmen dışı çalışanların arasında ayrım son bulmalıdır. Bilindiği gibi yıllık enflasyon yüzde 80'i aşmıştır. Hissedilen enflasyon ise bunun çok ötesindedir. 2023 yılı enflasyonunu merkez bankası yüzde 20 civarında öngörürken OECD yüzde 40 olarak tahmin etmektedir. Bütün bunlara rağmen hükümet öğretmenlere verilen eğitime hazırlık ödeneğinde en ufak bir artış dahi yapmamıştır. Bu durumun kabul edilebilir yanı yoktur. Hükümet eğitim ödeneğinde hem geçmişi telafi etmeli hem de 2023 yılı enflasyonunu dikkate almalıdır. Eğitim çalışanlarının kimseye muhtaç olmadan insanca yaşayacakları bir maaşı olmalıdır.” dedi.
“Okullar temizlik ve güvenlik ihtiyacını veli bağışlarıyla karşılamak durumunda kalmıştır”
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in sene sonu okul müdürlerinin katıldığı programda önümüzdeki yıl okulların personel ihtiyacının fazlasıyla karşılanacağını ancak sonucun hayal kırıklığı olduğuna vurgu yapan Söylemez, “Bu yıl TYP / İŞKUR kapsamında personel alımına getirilen ağır şartlar birçok okulun personel bulamamasına yol açmıştır. Okullar yine temizlik ve güvenlik ihtiyacını veli bağışlarıyla karşılamak durumunda kalmıştır. Okul aile birliği personel ihtiyacını karşılamakta aşırı zorlanmakta personelin maaşını verecek kaynak bulamamaktadır. Bu da, okulları daha az personelle temizlik ihtiyacını gidermeye zorlamakta, veli ve öğrenci memnuniyetini düşürmektedir. Okullara gönderilen bütçeler ise okulların ancak temizlik malzemesi ihtiyacını karşılamakta, onun dışındaki ihtiyaçlara yine okul aile birliği el atmak zorunda kalmaktadır. Mesele güvenlik ve temizlik ise bakanlığımız hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıdır. Bu bağlamda TYP / İŞKUR şartları yeniden düzenlenmeli, okulların ihtiyacı kadar personel tahsis edilmelidir. Okul ile veli sürekli karşı karşıya getirilmemelidir. Ayrıca okulların temizlik ve personel ihtiyacı dışında ihtiyaçlarının olduğu da hesaba katılmalıdır. Bunun için öğrenci sayısını esas alan okul bazlı bütçe uygulamasına acilen geçilmelidir.” diye çağrıda bulundu.
“Bir an önce bu haksızlıklar son bulmalıdır”
Şube Müdürlerinin hak kayıplarına dikkat çeken Söylemez, “İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, İlçe Müdürleri ve Şube Müdürlerinin ciddi hak kayıpları vardır. Özlük haklarının bir an önce düzenlenmesi elzemdir. Ayrıca sınavla atanan şube müdürleri, taşrada yıllarca eziyet çekerken merkezde boşalan yerlere gelme ihtimali doğduğu anlarda 76. Madde garabeti ile şube müdürlerinin il merkezlerine atanması kabul edilemez. Bir an önce bu haksızlıklar son bulmalıdır.” dedi.
“Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılsın, kadrolu istihdam esas olsun”
Söylemez, son olarak şunları söyledi: "Görev tanımları görevde yükselme imkânları, ek gösterge hakları olmayan mevcut Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin diğer hizmet sınıflarına geçirilmesini istiyoruz. MEB KİK te alınan karar gereği görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları takvime bağlanarak 2022 yılı içerisinde gerçekleştirilmeli; sınav takvimi ilan edilmelidir. Önerimiz bu sınavı her yıl düzenli belirli aralıklarla yapılmasıdır. Sözleşmeli personel uygulamalarından vazgeçilsin. Kadrolu istihdam kamuda esas alınsın. Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılsın, kadrolu istihdam esas olsun. Eğitim-Bir-Sen olarak, Türkiye'nin daha müreffeh olma yolundaki uzun vadeli hedeflerine ancak sorunlarını aşmış bir eğitim sistemiyle erişebileceğine inanıyor; eğitimcilerin beklentilerinin yerine getirilmesinin önemini ifade ediyor, sorunların çözüme kavuşturulacağı bir eğitim-öğretim yılı temenni ederek, bütün eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize başarı dolu bir yıl diliyoruz.”